Üstüne gelmek deyimi nedir ?

Ilay

New member
“Üstüne Gelmek” Üzerine Bir Hikâye: Suskunlukla Başlayan Fırtına

Selam dostlar,

Bu akşam sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum. Hani bazen bir kelime, bir deyim, insanın hayatının tam merkezine dokunur ya… İşte öyle bir anın hikâyesi bu.

Konu: “Üstüne gelmek.”

Yani birinin zaten zorlandığı bir anda, ona daha da yüklenmek, üstüne gitmek, sözle ya da tavırla baskı kurmak…

Bu hikâye, o deyimin ete kemiğe bürünmüş hâli gibi. Hem çözüm arayan bir erkeğin, hem de duyguları anlamaya çalışan bir kadının gözünden anlatmak istedim. Belki siz de kendi hayatınızdan bir parça bulursunuz içinde.

---

1. Sessiz Akşam, Gergin Ev

Akşamın karanlığı salona dolmuştu.

Ali, koltuğa oturmuş elindeki raporları inceliyordu. Yorgun, dalgın, içi içini yiyordu. İş yerinde yine beklenmedik bir kriz çıkmış, tüm ekip onun kararını bekliyordu.

Ama bir türlü çözüm bulamıyordu.

Tam o sırada Zeynep, elinde iki fincan kahveyle geldi. “Biraz ara ver istersin diye düşündüm,” dedi yumuşak bir sesle.

Ali başını kaldırmadan mırıldandı: “Şimdi sırası değil Zeynep…”

Zeynep derin bir nefes aldı. Onun bu haline alışkındı ama her seferinde canı yanıyordu. Çünkü Ali konuşmadıkça, o daha çok konuşmak istiyordu.

İşte o an, o ince çizgi belirdi: biri susmak isterken, diğeri çözmek istiyordu.

---

2. “Üstüne Gelme Artık!”

Zeynep dayanamadı: “Ali, günlerdir bu haldesin. Bir şey demiyorsun, anlatmıyorsun. İçine atarak çözemezsin.”

Ali sinirle kağıtları masaya bıraktı. “Zeynep, yapma. Üstüme gelme artık!”

Sessizlik…

O cümle, havada asılı kaldı.

“Üstüne gelmek…”

Zeynep’in yüzündeki ifade bir anda değişti. Ne kadar iyi niyetli olduğunu anlatmaya çalışırken, o sadece “baskı” olarak algılanmıştı.

Ali’nin gözleri öfke değil, çaresizlik taşıyordu.

Bir an sustular. Her ikisi de haklıydı, ama aynı anda haksız da. Çünkü biri duygusunu anlatamıyor, diğeri anlatamadığı duygunun etrafında dönüyordu.

---

3. Erkeklerin Dünyası: Çözüm Üretmek ya da Kapanmak

Ali, hep stratejik düşünürdü. Sorunları konuşarak değil, plan yaparak çözmek isterdi.

Onun için duygular bir stratejiye dahil edilmezdi; somut bir problem, ölçülebilir bir sonuç olmalıydı.

Ama o akşam Zeynep’in yaklaşımı, onun sistemini bozmuştu.

“Üstüme gelme” derken aslında “biraz zaman ver” demek istiyordu. Ama kelimeler bazen niyetin önüne geçer ya…

Erkekler için bu durum tanıdık: baskı hissettiklerinde, duygusal değil mantıksal refleks devreye girer. Kapanırlar. Çözüm üretmeye çalışırken yalnızlaşırlar.

Belki siz de o anı yaşamışsınızdır: Sevdiğiniz birine sadece düşüncelerinizi anlatmak istersiniz ama o, sanki üzerine yüklenmişsiniz gibi hisseder.

İşte o anda “üstüne gelmek” bir konuşma biçiminden çıkar, bir mesafe duvarına dönüşür.

---

4. Kadınların Dünyası: Anlamaya Çalışmak, Bağ Kurmak

Zeynep içinse bu durum bambaşkaydı.

O, konuşmanın iyileştirici bir güç olduğuna inanıyordu.

“Birini anlamanın yolu, onunla konuşmaktan geçer,” diye düşünüyordu.

Ali susunca, Zeynep bunu sevgisizlik olarak değil, kırılganlık olarak görüyordu.

Ama erkeklerin “korunma refleksi”, kadınların “bağ kurma refleksi”yle çarpıştığında ortaya çıkan şey, işte tam da “üstüne gelmek”ti.

Zeynep’in empatik tarafı, Ali’nin suskunluğuna sabredemedi.

Ali’nin analitik tarafıysa, Zeynep’in ilgisini “baskı” olarak yorumladı.

İkisi de iyi niyetliydi ama iletişimin dili farklıydı.

---

5. Sessizlikteki Anlayış

O gece uzun süre konuşmadılar.

Zeynep balkona çıktı, rüzgârın uğultusuna karışan sessiz bir iç çekiş duyuldu.

Ali masada kalakaldı, önündeki evraklara değil, içindeki sessizliğe baktı.

Dakikalar saatlere dönerken, sonunda Ali kalktı, Zeynep’in yanına gitti.

“Belki de gerçekten haklısın,” dedi kısık bir sesle.

Zeynep şaşırdı. “Neden?”

“Ben hep çözüm bulmaya çalışıyorum ama bazen çözüm aramak yerine, sadece durmak gerekiyormuş. Sen konuşmak istedin, ben savunmaya geçtim.”

Zeynep gülümsedi, gözleri doldu. “Ben sadece seni anlamak istedim. Üstüne gelmek değil niyetim, yanında durmaktı.”

O an aralarındaki hava değişti. Çünkü her iki taraf da anladı:

“Üstüne gelmek” bazen niyeti değil, karşı tarafın duygusal kapasitesini gösterir.

Birinin kırılgan olduğu anda en küçük temas bile fazla gelebilir.

---

6. Deyimin Derinliği: Bir Yük Değil, Bir Uyarı

“Üstüne gelmek” deyimi, sadece tartışmayı anlatmaz.

Aslında bir sınırı, bir duygusal eşiği temsil eder.

Birinin sınırlarını fark etmeden iyi niyetle yaklaştığımızda, istemeden o sınırı aşabiliriz.

Bu deyim, karşımızdakinin dünyasına girmeden önce kapıyı çalmayı hatırlatır bize.

Ali ve Zeynep’in hikâyesi de tam olarak bunu anlatıyor:

Bazen susmak da sevgidir, bazen konuşmak da.

Ama hangisinin ne zaman gerekli olduğunu anlayabilmek, “ilişki olgunluğu”nun en zor kısmıdır.

---

7. Forumdaşlara Soru: Sizce Ne Zaman “Üstüne Gelmek” Olur?

Peki siz ne düşünüyorsunuz dostlar?

- Birini anlamaya çalışırken sınırı nasıl fark ederiz?

- Sevdiğiniz biri içine kapanmışsa, üstüne gitmek mi doğru olur, yoksa sessizce yanında durmak mı?

- Erkeklerin çözüm odaklı tavrı mı, kadınların empatik yaklaşımı mı bu dengeyi daha iyi kurar sizce?

- Ve en önemlisi: “Üstüne gelmeden” nasıl sevilir?

---

8. Son Söz: Sessizliğin İçindeki Sevgi

Zeynep o gece Ali’ye sarıldı, hiçbir şey söylemeden.

Ali de onun elini tuttu, sadece sustu.

Belki konuşmadılar ama anlaştılar.

Çünkü bazen kelimeler değil, sessizliğin içindeki anlayış bağ kurar iki insanı.

Ve belki de “üstüne gelmek” deyimi, bize bunu hatırlatmak için var:

İnsan bazen sessizlik ister, bazen kelime.

Ama her zaman en çok “anlaşılmak” ister.

Siz hiç birinin üstüne gelmeden, onu anladığınız bir an yaşadınız mı?

Forumda paylaşın, konuşalım…

Belki o zaman hep birlikte bu deyimin asıl gücünü hissederiz.